Eskiden oy verme gelenekleri ailelerden çocuklarına devredilirdi. Biz ailecek CHP'liyiz derlerdi, ya da hep sağ partiye oy veririz. Karı-koca birbirinden farklı oy vermez, çocuklarını da aynı partiye alıştırırdı. ( Komik ama Japonlarda da durum böyleymiş. Kazua İshigura'nın kitabı Uzak Tepeler'in bir bölümünde, değişen devirle birlikte kocaların, eşlerini, attıkları farklı oylar yüzünden artık dövemedikleri anlatılır.) Şimdi ise on yıllık bir parti, sağ parti yokluğunu da fırsat bilerek, hem sağ görüşlü, hem de muhafazakar halkın oylarını topladı, gelenekleri yıktı, geçti. Peki sadece yıkılan gelenekler mi?

İki saatlik soru-cevap seansını an ve an anlatmama imkan yok. Ne gazeteciyim ne de ses kaydı tuttum. Aklımda kalanları aktarırken, ses kayıtlarından yazmış olan blogger arkadaşlarımın sitelerine linkler verdim, böylece detayları daha net görebilirsiniz.
Öncelikle Medyayı Eleştirdik
Bu dönemde penguen medyası var malum. İktidarın sesi gibi hareket eden bir basın ve yayın birliği. Bu her gerçek gazeteci gibi Yılmaz Özdil'i de rahatsız ediyor. Korkuyorum ve endişeliyim diyerek başlıyor konuşmasına ve satılmış medyaya verip veriştiriyor. Hürriyet'ten neden hala atılmadığını sorduğumuzda (Bekir Coskun ve Oktay Ekşi'nin akıbeti ortada), kızıyor ve AKP'nin bu soruyu pompalattığını söylüyor. Aydın Doğan'a sormalıymışız. Hakikaten de sormak istiyorum, Sayın Aydın Doğan, Bekir Coşkun giderken neden Yılmaz Özdil kaldı ve onun köşesine yerleşti? Bu kadar sıkıştırılmış bir ülkenin basıncını ara ara boşaltmaya yarayan bir tahliye borusu görevi mi görüyor muhalif yazarlar? Bu noktada sevgili blogger arkadaşım http://banunundunyasi.com 'na linkimi veriyorum. Oradan ses kayıtlarından derlenmiş net yanıtları görebilirsiniz.
17 yaşındaki blogger arkadaşımızın bu medyayla ne yapacağız sorusu üzerine de seyretmeyin, almayın, o zaman değişmek zorunda kalırlar diyerek gayet mantıklı bir çıkarımda bulundu. Beğenmediğin gazeteyi alma, kanalı seyretme, geliri düşerse ya kapanır, ya da değişmek zorunda kalır. Yaşasın kapitalizmin gücü ( Ayn Rand okuyun derim, kapitalizmin nasıl propagandası olurmuş görün. Atlas Silkindi ve FountainHead başlangıç için yeter, okuduktan sonra zaten YETEER diyeceksiniz. İyi ki bunu hatırlattım kendime, bu kitaplar için de bir yazı şart oldu.)
Muhalefeti Konuştuk
AKP'nin büyük başarısının altında CHP'nin beceriksiz muhalefeti yatıyor. Özenle hazırlanmış, AKPnin 0n yıl daha iktidarda kalmasını sağlayacak tam bir başarısızlık projesi. Gezi olaylarının da sebebi bu değil mi zaten, yetersiz muhalefet. Toplum her zaman siyasilerden önde gidiyor. Meselenin sağ-sol ayrımı kalmamıştır, mesele ülkenin Atatürkçü çizgiden çıkması meselesidir.
(Burada da Portekizli Nobel ödüllü yazar Jose Saramago'nun Görmek isimli romanını tavsiye ederim. Toplumun siyasilerden önde olmasının ne demek olduğunu ve siyasetçilerin bunu nasıl hoyratça çözmeye(!) çalıştığını hayretler içinde okuyacaksınız. Gerçi bir çoğunu Gezi parkında zaten yaşadınız, yabancılık çekmeyeceksiniz.)
Peki Ülke Nereye Gidiyor?
Genel Kurmay terörist olarak hapiste, TSK hapiste. Şu anda Türkiye tam bir Din Devletidir. Hukuk kalmamıştır. 80 ihtilalinde bile hukuk bu denli taraflı değildi. AKP ve başbakan dil, din, ırk ayrılığı gözeterek ülkeyi bölmekten hüküm giymiştir. Laiklik karşıtıdır, şu anda yaşadığımız ülke laik bir devlet değil, din devletidir. Sahte delillerle insanların hapiste çürütüldüğü bir ülkedir artık burası. Sevgili blogger arkadaşım Evdeyazar, yine ses kayıtlarıyla tam metni yazmış, bu linkten ulaşabilirsiniz. http://evdeyazar.blogspot.com/2013/11/bumerang-ylmaz-ozdil-etkinliginde-neler.html
(Buraya da en iyi uyan kitap Franz Kafka'nın ünlü DAVA adlı romanıdır herhalde. Hala okumadıysanız ne duruyorsunuz, bugünleri, Balyoz ve Ergenekon'u bundan daha iyi anlatan başka bir roman var mı?)
İzmir?
Bir de İzmir'li sevgili blogger arkadaşım durumbildirimi İzmir ile ilgili oldukça uzun bir metin yazmış, paylaşmak isterim
http://durumbildirimi.com/2013/11/01/yilmaz-ozdil-ile-bir-dilim-sohbet/
Ülkenin kutuplaşması
Öyle bir bölündük ki aynı takımın taraftarları bile ayrı düştü ( Çarşı-1453 ). Bizi bir arada tutan Mustafa Kemal çimentosu hasar almıştır. Hemşire doktordan, pratisyen hekim uzman hekimden, astsubay subaydan nefret eder hale gelmiştir. Bir değerini ötekileştiren, bundan da hüküm giymiş bir parti var karşımızda. Bir blogger arkadaşımız "bizim de birbirimize düşesimiz varmış " diyerek çok da yanlış olmayan bir saptamada bulundu. Gülüştük. Yılmaz Özdil burada, yıllarca hükümetlerin hoyrat davrandığı halkın kendisini hırpalamayacağını düşündüğü için AKP'yi seçtiğini söyledi.
ODTÜ
Üniversitelerin ele geçirilmesi ile öğrencileri ele geçiremediler. Bunu Gezi sürecinde gördük. YÖK'e, hükümete yakın seçilmiş (!) rektörlere rağmen, gençler içlerindeki devrim geniyle ayağa kalktılar. Kimsenin bir araya getiremediği taraftarlar tek yumruk oldu, DİSK ve TUSİAD şu an aynı fikirdeler. Bunu CIA bile başaramamıştır bu ülkede. Bunu yok sayan iktidar ve siyasetçiler kaybetmeye mahkumdur. Odtü'ye yapılan saldırılar sadece onu güçlendirir.
Çok Tepki Alan Halk TV Konuşması
Sevgili okur, iki saatte tabi bir sürü başka şey de konuştuk. Ufak bir özet almak istersen sevgili blogger arkadaşım üşengeçsef'e bir bak derim http://usengecsef.blogspot.com/2013/11/ylmaz-ozdille-soylesideydik.html .
Bir de bu söyleşinin fantastik bir dünyaya uyarlanışı var ki, okumadan geçmeyin derim. Yine sevgili arkadaşım Kayıpruh bambaşka bir kurguyla sohbeti özetlemiş http://kayipruh.com/2013/11/01/yilmaz-savascilarin-ulkesi.html

Avrupa'dan gelmiş bir gelenektir. Erkeklerinki sağ elin kullanımına dayanan pratik bir ihtiyaçtan kaynaklanırken, kadınların hizmetçileri tarafından giydirilmesi bu farklılığın nedenidir. Gördünüz mü, aristokrat Avrupalı kadınlar sebebiyle bugünün modern, hizmetçisiz ve sağ elini kullanan kadını düğmelerini soldan sağa iliklemek zorunda.
(Kaynak: Gündelik Hayatımızın Tarihi - Kudret Emiroğlu S:256 Dost yayınları 2001)
Katılan bloglar:
*Söyleşiye birlikte katıldığım diğer 9 bloggerın yazılarına da aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz..
http://evdeyazar.blogspot.com/
http://durumbildirimi.com/2013/11/01/yilmaz-ozdil-ile-bir-dilim-sohbet/
http://banunundunyasi.com/?p=3817
http://www.otekiyuz.com/yilmaz-ozdil-izlenimleri-1/
http://normalbiadam.tumblr.com/
http://usengecsef.blogspot.com/
http://www.modagrafya.com/
http://www.kaangoktas.net/
http://kayipruh.com/2013/11/01/yilmaz-savascilarin-ulkesi.html
O gün gerçekleştirdiğimiz söyleşiyi senin yorumunla okumak da çok keyifli oldu. Ellerine sağlık. Ayrıca http://kayipruh.com'a yaptığın güzel yorum için çok teşekkür ederim :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Kayıpruh, tam bir röportaj yazmak istemedim, içine hafif edebiyat katmaya çalıştım, sizlerin yazılarını da kaynak olarak hem kullandım hem de gösterdim. Bloguna bayıldım bu arada :)
YanıtlaSiltebrikler.. güzel bir yazı olmuş diğer arkadaşların da yazılarını sayenizde görmüş oldum...
YanıtlaSiluzun süredir ortalarda gözükmüyorsunuz umarım her şey yolundadır.. Belki bu sene de BUMERANG Oscar ödüllerinde karşılaşırız?
Hem bu sefer ben ''en uzman blog'' dalında adayım.. daha oy vermediyseniz oyunuza talibim efenim.. :)
görüşmek üzere..
Özgehan, haklısın epeydir gözden uzağım. Hem işim hem de kendi edebiyat yolculuğum için bir süre yazmayı bıraktım. Sadece okuyorum, çok okuyorum. Her şey yolunda, Bumerang'a bu yıl katılmıyorum, çünkü hak etmedim, çalışmadım bu yıl :) Oyum senindir :)
YanıtlaSilÇok güzel yorumlamışsınız, kaleminize sağlık.. Güzel bir etkinlikti ve sizlerle tanışmak, bu etkinliğe daha da anlam kattı, sevgiler..
YanıtlaSil