Hürriyet

>

23 Haziran 2011 Perşembe

Beni Asla Bırakma - İnsan yedek parçalarının isyanı



Sadece bir yedek parça olsaydınız, yaratılış amacı, bir gün organ bağışı yapmak olan bir klon olsaydınız nasıl bir yaşamınız olurdu? Arkadaşlıklarınız, duygusal hayatınız, yetiştirilişiniz, size nasıl bakıldığı, hepsi ama hepsi işte bu kitabın konusu aslında. Japon yazar Kazuo Ishiguro, böyle bir topluluk hayal etmiş ve bir klonun ağzından (Kathy h.) bizlere aktarmış. İzole ve geçmişleri olmayan, öğretmenler değil ama gözetmenler tarafından eğitilen, gelecekleri ve kim oldukları açıklanmadığı için sürekli öğrenmek, yaratmak isteyen bir topluluk bu. Üremeleri imkansız olduğu için seksin yasaklanmadığı, ama çoğunlukla aşağılayıcı bakışların odak noktası olduğu insanlar.
Kathy H. bakıcısı olduğu eski iki en iyi arkadaşı sayesinde geçmişine dönüyor. Yetiştirildikleri yer, gözetmenleri, sır gibi saklanan kökenleri, yine asla söz edilmeyen gelecekleriyle tekrar yüzleşiyor. Bağışçı olan Ruth ve Tommy ile bakıcılıklarını üstlenen Kath'nin, normal yaşamak için ruhlarının olduğunu ispat etmesi yeterli olacak mı? Yaratıcılık ve aşk, ruhun bir kanıtı mı? Ve bu yoldan bir dönüş olabilir mi?
Klonların, insanların yedek parçalarıymış gibi görülmeleri, değerli organları koruyan kaplarmış gibi muamele edilmeleri, ve bağışların sonunda gerçekleşen ölümlerin ve vücutların, boş kaplarmışçasına yok edilmeleri, belki de bir toplumun şiddet boyutunda gelebileceği en merhametsiz nokta.Daha bir çocuk olan klonların sadece dış dünyadan değil, aileden, sevgiden, geçmiş ve gelecekten uzak tutulmaları, iğrenç ve zavallı yaratıklarmış gibi davranılmaları işte bu gizli şiddetin, merhametsizliğin bir göstergesi. Bunu olması gereken olarak kabul eden Kathy ve arkadaşlarının kaderlerine boyun eğişleri.
Duygulanarak okudum, özellikle de modellerini, hayallerini süsleyen kişilerde aramaları beni çok ama çok etkildi. Halbuki seslendirilmese bile hepsi biliyordu ki, istenmeyen insanların dölleriydiler, fahişelerin, bağımlıların, kimsesizlerin. Onları aramayacak, umursamayacak, var olduklarını dahi bilmeyecek kişilerin.
Beni Asla Bırakma, ismi sebebiyle bir aşk romanını çağrıştırmasına rağmen, bir tür bilim-kurgu, ama insan ruhunu derinden inceleyen bir analiz. Hani derler ya içinde aşk var ölüm var, şiddet var, işte tam öyle bir roman. Ama şiddet kanlı değil, çok sinsi ve sessiz. Sadece içinize işlediği için anlıyorsunuz, kelimelerde değil, duygularda, satır aralarında gizli. Ve kitap bittiğinde boğazınızdaki düğümden fark ediyorsunuz aslında ne kadar etkilendiğinizi.  İnsan ikiyüzlülüğünün bir resmi sanki. Şayet klonları insan gibi görmezsek, onların bizim için öldürülmelerini de kabul edebiliriz, tıpkı hayvanlar gibi. Bir klonun hayatı insanla nasıl eşit olabilir ki?
En iyi 100 İngiliz romanı içine girmeyi başarmış, kendini ispat etmiş. Eh konusunu da aşağı yukarı öğrendiniz yukarda, ne duruyorsunuz, hemen okuyun, girin o dünyaya. Benim gibi Asla Bırakamayacaksınız!

1 yorum:

  1. organ bağışı için büyütüldüklerini baştan bilmiyordum değişik ve etkileyici bir kitaptı

    YanıtlaSil