Hürriyet

>

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Hayvan Hakları(!)


Uzun bir süredir hayvanseverlik konusunda insanlarımızın samimiyetsiz olduğunu düşünüyorum. Sivil örgütlerin yazıları, yardım istekleri, diğer bir hayvansever örgütle kavgaları, internette uçuşan küfür ve suçlamalar, kafamı gerçekten karıştırdı. Daha bugün, Bekir Coşkun'un bir yazısını linkleyen hayvan dostu bir arkadaşıma gelen yorumlar bile olayın ne kadar farklı boyutlara uzandığını gösterdi bana. Kemalist elitlikten vegeteryanlığa, halk olmaktan kopmaya daha nerelere gitmiş yorumlar. Halbuki yazıda sadece hayvan sevgisi anlatılmaktaydı bana göre. O zaman daha iyi anladım, ne anlatırsan anlat, karşındaki anlayabildiğini alıyor senin cümlelerinden. Sonuçta içinizde ne varsa o dışarı yansıyor. Hani derler ya, fikrin neyse zikrin odur diye, sonuna kadar katılıyorum.
Bir çok hayvansever bundan sonra yazdıklarıma katılmayacaktır, adım gibi biliyorum. Ama benim olaya bakışım bu ve o yüzden de aktif bir örgütte asla yer alamadım. Hatta en iyi dostumla bile fikir birliğimiz yok bu konuda. O yüzden de örgütlerin kavgaları çok doğal olsa gerek. Nedense herkes kendi gibi sevsin istiyor hayvanları, en doğruyu da kendi biliyor zannediyor. Ama bu imkansız...
Hayvanlara acımam ve merhamet etmem. Ben hayvanları severim, dostum gibi, oğlum ya da kızım gibi. Nasılki bir dostuma acımıyorsam, zor durumunda merhametten değil sevgimden yardım ediyorsam, görev kabul ediyorsam, hayvan dostlarıma da aynı duygularla yaklaşıyorum. Çünkü en başta acıma ve merhametin onları aşağılamak olduğunu, daha alt bir seviyede görmek olduğunu düşünüyorum. Onların da kendilerine ait bir yaşam standardı olduğuna ve kesinlikle karışmamamız gerektiğin inanıyorum. Bizim isteklerimizin ve doğrularının onları ne kadar mutlu ettiğinden de emin değilim. Bana kalsa kısırlaştırma tam bir soykırımdır. Sokak hayvanlarını yok etmektir. Sokaklarda aç bilaç, perişan ve hasta, acı ve işkence çekerek yaşamaları daha mı insancıl diyeceksiniz. Ben de diyeceğim ki, onlar hakkında insan gibi düşünmeyi bırakın, çünkü değiller, onların istekleri sizinkilere benzemez, onlara iyilik yapmak istiyorsanız kendi vicdanlarınızı rahatlatmak amacıyla köklerini kurutacağınıza, tüm anaokullarına yönelik eğitim programları düzenleyin. Bundan 20 yıl sonra hayvansız sokaklardansa, hayvanlarla beraber yaşamayı öğrenmiş sevgi dolu insanlar olsun etrafımızda. Ben Avrupaya gittiğimde hep bir eksiklik hissederim. Ayağıma kedi dolanmaz, köpek göremem kendi mahallesini koruyan. Ve o sokaklar bana çok yavan gelir, sıkılırım. Sandiviçimi paylaşacağım kediyi bulamamak beni üzer, özlerim. Medeni dediğimiz bu toplumlar başıboş hayvanların kökünü başarıyla(!) kurutmuştur çünkü. Medeni ölümler düzenlerler acı çekmesinler diye. Biliyorum karşısınız acıya, ama ben de ölüme karşıyım. Kimsenin yaşama ve üreme hakkını elinden alamazsınız, şayet onu kendinizden aşağı görmüyorsanız. Bu nasıl bir hayvanseverliktir ki, içgüdülerini yok etmeyi kendinizde hak sayıyorsunuz. Bundan 20 yıl sonra çocuklarınız sokakta kedi yavrusu sevemeyecek, mahallenizin bir köpeği olmayacak. Çünkü onları doğuracak hayvanları kısırlaştırıyorsunuz. Avrupa'ya dönmekse hayaliniz, bu benim kabusum olur. Mahallemi paylaşmak istiyorum ben, her yeni doğan yavruyu takip etmeyi, onların büyüyüp ilk yavrularını peşlerine takıp evime getirmelerini istiyorum. Hayvanlarla beraber yaşamayı bilen insanlar istiyorum çevremde. Oğluma hergün mama verip kedileri doyurmaya yolluyorum. O da evlatlarına bu zevki yaşatsın, mahallenin kedilerini kucaklatsın istiyorum. Ama biliyorum, çok şey istiyorum. Çünkü bize Avrupanın dayattığı çözüm hayvansız bir hayat, tıpkı kendilerinin olduğu gibi.
Neler dediğiniz biliyorum şu anda. Çünkü tüm dostlarım aynı şeyleri söylüyor bana, o kadar çok artıyorlarki, o kadar acı çekiyorlar ki, o kadar işkence görüyorlar ki, onlar da istemiyor yavrulamak, kısırlaştırınca ömürleri uzuyor vs. vs. vs. Gerçekleri görmüyor değilim, sokak hayvanlarının neler çektiğini bilmiyor da değilim sakın saldırmayın hemen. Biz nasıl uğraşıyoruz dediğinizi de duyuyorum, ama yaptığınız işe zerre kadar inanmıyorum. Ömrüm oldukça çevremde hayvanların olmasına uğraşacağım, onları korumaya ve kurtarmaya devam edeceğim, anasız yavruları kuyruğu kulağı dikilene kadar evimde misafir edeceğim, yolda yaralı bulduklarımı tedavi ettireceğim, çocuğuma ve arkadaşlarına bir hayvanı nasıl seveceklerini öğretip onlarla olmaktan keyif almayı öğreteceğim, yani bugüne kadar ne yaptıysam aynen devam edeceğim. Ama tek bir hayvanı bile kısırlaştırmayacağım. Anaokullarının veli katılım günlerine yavru kedi götürmeye devam edeceğim,hayvanları dost olarak eş canlı olarak görmeleri için çalışmaya devam edeceğim, petshopların kapatılması için uğraşacağım, sirklerin ve hayvan gösteri yerlerinin yeryüzünden silinmesi için çabalayacağım. Ama tek bir hayvanı bile kısırlaştırmayacağım.
Çünkü ben, onları kendimle eş görüyor ve bu haklarını ellerinden almaya kendimi yetkili ve istekli bulmuyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder