Hürriyet

>

9 Temmuz 2010 Cuma

Boşanma- Medeniyetler üstü


Evlilik, ticari, ruhani, hayati bir ortaklık. Ölüme kadar sözüyle girilen, iyi günü de-kötü günü de beraberce geçireceğinin yemini edilen, malların ortaklığı ilkesine dayalı bir sosyal kurum. Hiç bir ticari ortaklık bu kadar çaba ve özveri istemez. Zaten kimse de bir evliliğe itildiği kadar ticarete itilmez toplum tarafından. Tüm çocukluğumuz ve gençliğimiz illa evleneceğimizi öğrenerek geçer, masalların mutlu sonları olarak zihnimize kazınır. E bir de çocuk oldu muydu, ekmek kadayıfının kaymağı da gelmiştir artık. Onlar ererler muradına, biz de çıkarız kerevetine...
Ama....
Ya mutlu son değil de aslında bambaşka bir başlangıçsa? Bekarların mutlu sonu, biz evlilerin her gün çözmekle uğraştığı, üstelik bekarken asla başına gelmeyecek sorunlar yumağıdır. Gün geçtikçe de arap saçı gibi dolanıp durur. Aşk, cazibe, şehvet gibi aklı baştan alıcı faktörlerin iki yıl içinde ortadan kalkmasıyla da geri dönen akıl başlar muhasebeye. Ama tek yönlü yoldur bu çoğumuz için, dönüşü yoktur, sorun yumağıyla yaşamayı öğrenmek gereklidir. Başlar büyüklerimiz tavsiyelerde bulunmaya. Bekarken evliliğin cennet reklamını yapan bu şahıslar, şimdi tam anlamıyla tüm bu sorunların olması gereken pürüzler olduğuna bizleri inandırmaya çalışan evlilik gönüllüleridir. Biri de çıkıp, ayrılın bitsin demez. Habire barıştırma, alttan alma, idare etme derdindedirler. Ve bu harala gürelede zaman geçer, ne yaşanandan zevk alınır ne de kurtulmaya çalışılır. Zaten zamanı da geçmiştir, artık o yaştan sonra boşansan ne olacaktır falan filan...Bazen ileri görüşlü bir cesur, demoklasin kılıcını çıkarıp bu düğümü keser atar, boşanmadır bu. Ama sanki kesilip atılan sorunlar değildir de, diğer partnerin kuyruğudur. O ana kadar iki kişinin de aslında istemediği evlilik, boşanma lafını kullanan ilk şahsın alehine döner. Herkes birbirini suçlar, çevrenin önderliğinde barıştırma turları başlar. Halbuki iki kişinin vereceği bir karar. Kime ne? Ne yaşandığını biliyor musun ki, tutup yargılıyor, suçluyor ya da baskıyla barıştırmaya çalışıyorsun? Alehte söylenen şeylere inanıyorsun? Boşanma çok can yakan, insanın en özelini paylaştığı kişiden kopmasını gerektiren bir süreçtir. Bunu can acıtmadan başarabilmek çok ama çok zor bana göre. Sadece benimle olanı bir başkasıyla görme ihtimalidir o. Bir başkasıyla, bizim geçmişte yaşadığımız mutluluğu paylaşma olasılığıdır. Bir zamanlar yere göğe koyamadığınız sevdiğinizin, sizi değil, bir başkasını pamuklara sarma günüdür artık. Medeniyetimi çoktan kaybettiğim gündür artık. Beni üzeni üzmeye hakkım olduğuna inandığım andır. Heralde ilk başlar en zordur, o zaman tutabilirsek kendimizi, zaman geçtikçe, acılar küllendikçe, kirlileri dökme isteği de azalacaktır. O zaman da 'arkadaşça ayrıldık, medenice boşandık' durumuna gelinecektir.
Evliliğe de,boşanmaya da karşı değilim, yeterki baskıyla alınan kararlar olmasın. Kopan kuyruğa derman bulunabilsin, karşılıklı çeneler tutulabilsin. Sevgi bitse de saygı devam etsin. Başa gelmeden bilinmez elbet, ama emin olduğum bir şey var ki, haykırmak isterken susulması gereken andır o an...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder