Hürriyet

>

15 Haziran 2010 Salı

Şeytan Çocukta Gizlidir! 1 -Hamilelik-


Onları çok ama çok sevimli bulur, yollarda severiz. Komşununkini kucağımızdan indirmeyiz. Gün gelir evleniriz, ertesi gün baskılar başlar, çocuk ne zaman? Baskılara ve reklamlara dayanamaz bebek yapmaya karar veririz. İşte o an hayatımızda doğru gitmeyen şeyler başlamıştır. Herşeyden önce seksin zamanı hevesimizle değil, yumurta takvimimizle belirlenir. Kız ya da erkek olması için Çin takvimi tercih edilir, özel beslenme uygulanır. Tüm bunlar tutmazsa, doktora gidilir, o illaki tutturur!
Sonuç; Hamilesinizz....
İlk Ay
Zaten öğrendiğinizde ilk ayı hemen hemen bitirmişsinizdir. Problem olmaz, aile, koca, karı acayip mutludur.Tek sorun evli olmayan bayanlarda görülür. Ya hamilelikleri ya da bekarlıkları bitmek zorundadır çünkü. Sonuçta en az acılı olan, daha doğrusu mümkün olan sonuç seçilir.
İkinci Ay
Ammannn, mide bulantılarının ayıdır. Ne iğrençtir, tanrım, insan hatırlamak istemez. Hele o uyku yok mu? Nasıl bastırır adamı aniden işyerinde. Tutamaz gözlerini insan da, kapayıverir tatlı tatlı. Yani ya uyursunuz ya kusarsınız. İştah mı? O da ne? Hamileliğin ilk üç ayında kadınların çoğunun kilo verdiğini bilmiyor musunuz yoksa?
Üçüncü Ay
Mide bulantısı azalır, düşük tehlikesi azalır, artık eşe dosta yenilmiş olan bu haltın anlatılma zamanıdır. Hayret çığlıkları ve mutluluk nidaları arasında gururlar okşanır, anne-baba adayı çok iyi bir şey yaptıklarına iyice inanırlar. Halbuki bilmezler, doğumdan sonra bu arkadaşların hiç biri onlarla sabahlamayacak!Hatta, bebekten ve mecburiyetlerinden çok sıkıldıkları için artık sizinle görüşmeyip kendileri gibi çocuksuz çiftlerle takılmaya başlayacaklar. Ama bu dönemde merak etmeyin yanınızdalar. Çünkü halen gece çıkabiliyorsunuz, az da olsa içebiliyorsunuz, ve en önemlisi eve istediğiniz vakit dönebiliyorsunuz. Çıkarın keyfini, çıkarın. Altı ay sonra göreceğiz halinizi!
Dördüncü ay
Artık göbek hafiften büyüyor. Pantolon ve eteklerin beli sıkmaya başladı. Bir heves hamile kıyafetlerine gidiyorsunuz. Nedense sizin hamile değil bir fil olduğunuzu düşünerek üretilmişler, benim kadar minyonsanız hiç bir şey alamadan çıkıyorsunuz. Ayrıca ne kadar zevksiz olduklarını anlatmayacağım bile. Onlarla işe ve gezmeye değil, ancak rahibeler korosunda şarkı söylemeye çıkabilirsiniz. Terzide alıyorsunuz soluğu, ilk kıyafetler dikilmeye başlanıyor. İştah arttı biraz biraz, ama garip garip huylar da başgösterdi. Mesela farklı kokular duyuyorsunuz, bir tek de siz duyuyorsunuz. Kocanız bile size kokuyor olabilir. Et pişen eve giremiyebiliyorsunuz. Ya da balığın düşüncesi bile midenizi kaldırabiliyor. Bir anda sadece erik yemek istiyorsunuz, ya da kiraz, ya da kış ortası karpuz. O olmazsa sanki öleceksiniz. İki kilo erik satın alıp da tezgahtan yine de iki tane çalıp cebinize atıyorsunuz. Çünkü Hamilelik mantıksızlıktır . Bu arada ilk defa içinizde pır pır hissi oluyor. Bebeği ilk hissedişiniz. Ama kim demişse halt etmiş, her hangi bir bağ hissetmiyorsunuz. Tek hissettiğiniz, karnınızda kanat çırpan bir kelebek ve onun yarattığı bir fenalık.İçiniz bulanıyor. Karnınızı yağlamalısınız artık, yoksa koca koca çatlaklar açılabilir. Artık her hafta karnınız ve kasıklarınız ağrıyor. Derinizin gerildiğini hissediyorsunuz, kasıklarınız ve yumurtalıklarınız sanki küçük cüceler asılmış da sallanıyor gibi acıyor. Tek güzelleşen yeriniz memeleriniz. Büyüdü ve dikleşti. Ama lanet olsun, dokunamıyorsunuz bile hassaslığından. Gitti tüm fantaziler.
Beşinci Ay
Hareketleriniz artık kısıtlanmaya başladı. Ama kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. Sanki poponuza bir jet motoru takıldı. Ne enerji o öyle. Kutsal hormonların mucizesine hoş geldiniz. Ne o cildiniz pırıl pırıl, ya o saçlar? Hayatınızın en sağlıklı zamanındasınız sanki. Merak etmeyin iki ay sonra geçecek.Göbeğiniz büyüyor ve kaşınmalar başladı. Habire yağlıyorsunuz ama ne çare! Acıyor işte, gerginlik hissi geçmiyor. Ayrıca duygusal hayatınız allak bullak. Ota boka ağlıyorsunuz. Mantıklı kararlarda ciddi düşüş var. Eşiniz bu işten sıkılmaya başladı. İlk aylardaki o heyecan ve şevk bayağı azaldı. Daha şimdiden kavgalara başladınız. Hoşgeldiniz ebeveyn dünyasına. Duvar kağıdından yatağa bir sürü kavga konusu sizi bekliyor, hodri meydan.
Altıncı Ay
Karnınız bayağı büyüdü, seks hayatınız pek kalmadı varsa bile ani kasılmalarda problem yaşamaya başlıyorsunuz. Orgazmı bebekler pek sevmiyor nedense!Pozisyon mu o da ne? Bir tane bulduysanız şanslısınız. Tekmeler başlıyor dikkat. O küçücük ayakların bu kadar can yakacağını kim bilebilir ki? Üstelik ne zaman olacağı meçhul. Bir toplantının ortasında aniden sizi yerinizden fırlatabilir, ya da tam bir sunumun ortasında bebek dönmeye karar verir, o an sanki bir boşluğa düşersiniz, aklınızda ne anlatacak konu kalır, ne de slayt. Rezalet an meselesidir. Yine de bunlar iyi günleriniz. Daha beter üç ayınız var, kolay gelsin.
Yedinci ay
Hormonlar bu aydan itibaren size enerji vermez, aksine sanki yere yapıştırır. Derinizdeki gerginlik ve patlama hissi dayanılmazdır. Küvet şayet yüksekse, içine yardımsız giremezsiniz. Altınızı göremediğiniz gibi, ayak tırnaklarınızı bile kesemezsiniz. Koca karnınızla ağırlaşmaya başladınız. Bebek de güçlendi hani. Bir tekme karaciğere, bir tekme böbreğe. Ama en fenası, sidik torbası. Üstüne yerleşti mi, o çişim var hissi hiç geçmez. On dakikada bir iki damla çiş için tuvalete taşınırsınız. Geceleri uyku saatinde genelde bebekler tekme ve hareket zamanına geçerler. Bu uyumsuzluk uykusuz geceleri başlatır. Zaten dönemiyorsunuz da yattığınız yerde, uygun pozisyona tam geçtiniz ve uyuyacaksınız, dua edin bebek harekete geçmesin. Yoksa, haydi baştan bul bakalım uygun uyku pozisyonunu!
Sekizinci Ay
En uzun aydır zorlu geçen, çünkü dokuzuncu ayda genelde sezaryen olunduğu için kısa geçer. Bu ay uyku yoktur. Sırtüstü yatamazsınız, omurganız ağrır, yan dönemezsiniz anca kocanız sizi çevirir. Zaten on dakikada bir tuvalete gitmeniz gerekir. Kabus gibi bir aydır, at gibi ayakta uyumak istersiniz. Dahiyane fikirler üretirsiniz tavana sabitlenen bir tür askı gibi. Onunla ayakta uyuyabileceğinizi falan düşlersiniz. Alafranga tuvalette çişinizi yapamadığınız zamanlar olabilir, küvette çömelerek deneyin o zaman, belki o zaman çişim var hissinden kurtulursunuz. Ayakkabılarınız başkası bağlar artık, tabi ayağınıza sığıyorlarsa. İki numara falan büyüyebilir ayaklar çünkü. Bebek bir tür aliendır. Ayağını derinizin üzerinden görebilirsiniz. İki ay önce aman aman ne şirin diye bakıyordunuz, artık alien filmi geliyor aklınıza. Karnımı yırtıp çıkar mı acaba?Acı mı, o sizin göbek adınız artık!
Son Ay
Ne diyim, en azından artık kurtuluyorsunuz. Çok yakında bedeninize kavuşacaksınız. En azından altı aylık görüntüsüne. Çünkü doğurunca karın hemen küçülmüyor. Ama geceleri uyuyacağınızı hayal edip, rahatça işeyebileceğinizi düşünüyorsunuz. İşemek kısmı tamam. Ama uyku? Bebek doğunca? O zor be!!

Nasıl, hiç reklamlardaki gibi değil di mi? Hani o güzel, bakımlı anne adayları, sevgiyle karınlarını okşar TVde. Ama bunu yaşamadınız, heleki son üç ay. Tabi anlatmadılar size gerçekleri. Yoksa kim doğurmak isterki? Aynen evliliklerin de aslında öyle aman aman mutluluk sebepleri olmadığını söylemedikleri gibi.Bakın ben söylüyorum işte. Ama büyük bir olasılıkla inanmıyorsunuz bana, abarttığımı düşünüyorsunuz. Evet belki biraz yanlı anlattım, yani sadece zorluklarını, sanki güzel tarafı yokmuş gibi. Var tabi, tüm çevreniz ve eşiniz size kraliçe gibi davranır, bu da harikadır gerçekten. Ama bedeninizde olup bitenler, hiç te öyle kolay ve haz verici olmaz. Aksine acı dolu ve iz bırakıcıdır.Kadın için hamilelik tam bir travmadır, asla unutulmaz. Tıpkı erkeklerin askerlik anıları gibi. Ama onlar görevlerini bitirir, o dönemi kaparlar. Siz ise daha yeni başlayan ve tüm ömrünüz boyunca sürecek bir görev için sadece hazırlık yaparsınız. Anneliğe. Ne diyeyim, kolay gelsin!!!