Hürriyet

>

2 Ocak 2012 Pazartesi

Beklemenin Romanı- Tatar Çölü


Tüm ömrünü bir umudu bekleyerek tüketmek! Tam gerçekleştiğinde ise... İşte Dino Buzzatti'nin ünlü romanı Tatar Çölü ve konusu. Genç Teğmen Giovanni Drogo'nun izole edilmiş, unutulmuş, hatta stratejik önemi sıfır olan bir sınır kalesine tayini ile başlayan macera, bizi alışkanlıkların, unutuşların ve yine de çıka gelen umutlu bekleyişlerin dünyasına götürüyor. Sadece dört aylık bir görevin bir anda hayat görüşüne dönüşmesi, tembelliğin karşı konulmaz hazzı, yaşamdan kopmanın yarattığı alışkanlıklar. Hepimiz büyük düşlerle başlıyoruz yaşam savaşımıza. Ve aldığımız her yenilgi, konforuna sığındığımız her alışkanlık, bizim o beslendiğimiz enerjiyi alıp götürüyor. Sonunda bize kalan, her gün düzenli yaptığımız, hatta artık neden yaptığımızı bile hatırlamadığımız ritüeller, giderek küçüllüp yokolmuş hayaller, fındık kabuğunu doldurmayacak umutlar. Bir çöl sınır karakolunda bu duyguları en şiddetli haliyle yaşatıyor bize Dino Buzzati. Öyle bir ruh haline sokuyor ki okuyucuyu, aslında hiç de önemli olmayan bir umudu ölüm pahasına bekler buluyoruz kendimizi. Tabi sevgili kahramanımız teğmen Drogo'nun düşleri de bu beklentiyi yükseltiyor. Tüm roman umud ederek geçiyor desek yeridir. O yüzden de ben bu kitabı beklemenin romanı olarak tanımladım. Okuyup kendiniz karar verin. Drogo'nun hayatından kendinize uyarlayın, aslında ne kadar benzer olduğunu görün. Hepimiz bir sınır kalesinde, bir başarı umut ederek kapana sıkışmıyor muyuz? İyi okumalar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder