Sevgili Okur, burada anlatılanları çok fazla genelleme. Çünkü kısıtlı bir çevrenin gözleminden, hatta okuyunca daha iyi anlayacağın üzere biraz da mürekkep yalamış, mali sorunlarını çözmüş bir gruptan çıkan sonuçlardır bunlar. Tüm Türkiye'ye yayınca anlamsızlaşacağı muhakkaktır. Uyarımı dikkate aldığın için teşekkürler. Gelelim 40'lı yaşlarındaki kadınların kafalarının içinde dolaşan tilkilere....
Herşeyden önce yine ikiye ayırmamız gerek. Bekarlar ve evliler. Bekarlar için ltf. bknz. 30lu yaşlarındaki kadınlar. Neden mi? Çünkü evlenemediği için halen orada kalmıştır. Biraz daha umutsuz olarak tabi. Yalnızlığın onu güçlendirdiğini, bu saatten sonra zaten kimse için rahatını bozamayacağını söyler durur. Buna rağmen dört bir yana haber salar tanıdık bekar erkek için. Bu yaşta artık erkeğin dul olması-çocuklu olması önemini yitirir. Zaten kadın da farkındadır, bu saatten sonra çöpsüz üzüm bulamayacağının. Standartlar düşmüştür artık. Yaşıtı erkekler yirmili yaşlarındaki kızlara takıldıkları için daha cilveli olmaya çalışırlar. Form tutmak için spora sarılırlar, çünkü rakipleri taş gibi genç kızlardır. Tek avantajları tecrübe ve bilgelikleridir. Bunu iyi kullanırlarsa şansları olabilir, ama zaten bunu yapabilselerdi 30'lu yaşlarında çoktan evlenmiş olurlardı. Bu yaşın ortalarında yapılan mucize evlilikler kesinlikle kafa uyumu, iş ortaklığı ve arkadaş temelli olanlardır. Aşk pek uğramaz bu yaşıt ilişkilerine, tabi daha önceden (gençlikten) tanışıp yaşanmamışlık yoksa eğer.
Evli kadınların durumu nedir peki? Yaklaşık 8-10 yıllık evlidirler artık. Evliliğin ilk iki safhasını (ki bu ayrı bir yazının konusudur) geçirdikleri için ilişkileri daha sağlamdır. Kurduklara hayata çok emek verdikleri için düzenlerini ve rahatlarını bozmak istemezler, o yüzden de ters giden şeylere aldırmamayı öğrenirler (bu grupta aldatma durumu için ayrı bir yazı gerekir). Eşlerle ilişkiler eski ateşli kıvamından yılar önce çıkmış, gerektiği kadar, gerektiği zamana inmiş, daha çok sorunların konuşulduğu sohbetler akşam yemeklerini kaplamıştır. Bu sorunların % 90'ı çocuk ve okul üzerinedir. Geriye iş-para-ödemeler-haftasonu kimi nereye çağırıyoruz'lar kalır. Bu yaş grubu çiftler her haftasonunu dostlarıyla geçirmeye nedense bayılır. Yalnız kaldıklarında paylaşımlarının azlığından olabileceği gibi, kavga ihtimallerinin artması da bir etken olabilir. Sanki başkalarının önünde yaşadıkları ilişkileri daha eğlencelidir. Hatta o anlarda birbirleriyle minik flörtler bile yaşayabilirler. İlginç tabi tüm bunlar, neyse, gelelim yalnızken ve kadın arkadaşlarıyla ne konuşur bu kadınlar.
1. Botoks, kırışıklık, estetik: Evliliklerindeki monotonluğu biraz da kendilerinden duydukları memnuniyetsizliğe bağlarlar içten içe. Vücutlar deforme olmuştur ne de olsa doğumdan sonra. En az 10 kilo alınmıştır bu süreçte. Hepsi karın ve kalçaya yerleşmiştir. Yüz hafiften kırışıp sarkmaya başlamıştır. Eşi için değil ama, kendisini iyi ve çekici hissetmek için bıçak altına yatmaya hazırdır bu yaş kadını. Bir akşam masanın etrafında toplanmış 10 kadına şahit oldum. Dokuzu göğüslerinden ya ameliyat olmak istiyordu, ya da olmuştu. Botokslu sayısı üçtü. Biri göğüs ve botoksu yaptırdığından karın gerdirmeye geçmişti. Hepsi de bakımlı, kariyerli kadınlardı. Üstelik güzellerdi. Ama gençleşme-güzelleşme sevdası tabi akıl mantık dinlemez. Sonuçta her canlının ölümü tadacağı gibi, 40'lı yaşlarındaki her kadın botoksu ya da muadili binlerce farklı müdaheleyi deneyecektir. İlk randevu ölümü kabul gibidir. Ben artık yaşlandım'ı kabul etmektir, zordur. Ama bir kere başlandı mı, ben asla yaptırmamcı kadınlar doktora iki ayda bir abone olurlar. Başlarda dozajında giden bu işlemler bir süre sonra çığırından çıkmaya başlar, onu da bunu da diyen kadınların yüzü gözü dağılır. Alın botoksuyla bu camiaya adım atan kurban, iki yıl içinde dudaklarında silikonla Angelina Jolie olarak muayenehaneden ayrılırken bulur kendini. Bu süre içinde memeler ve yüz yapılmıştır tabi. Yüz gerdirme artık makbul değil. O kadar başarılı işlemler var ki, 10 dk. da 10 yaş attırır insana. Eve geldiğinizde eşiniz bir güzellik hisseder ama adını koyamaz. Siz de söylemezsiniz zaten. İşte 40 +yaş kadını yepyeni bir dünyaya adım atmıştır artık. Toplantılarda ilişkilerden ziyade doktor adları konuşulur, yeni çıkan son teknoloji paylaşılır.
2. Çok ciddi, boşanmaya giden bir durum yoksa özel hayatlarından ya da eşlerinden fazla bahsetmezler. Karşısındakinin daha mutlu bir evliliği olduğunu bilmek istemeyeceği için detayları paylaşmaz. Asla seks konuşulmaz. Çünkü artık yaşadıkları sıradanlaştığı, nitelik ve de nicelik olarak övünülecek bir yanı kalmadığı için konusu açılmaz. Bazı fantaziler paylaşılır, belki onlar gerçekten de yaşanmıştır da farazi konuşuluyormuş gibi ağız da aranabilir, ama sanılmasın ki kocalarla ilgili. Haşa, genelde kendinden genç bir erkekle nasıl olurdu acaba fantazisi. 30lu yaşlarında dinç, sportmen erkekler yaratılır hayali, sonra da sorulur, sen yapar mıydın? Cevap hep aynıdır, hayır asla yapmam, bana yakışmaz(kime yakışıyorsa artık), değmez. Bir tek aklı başında yanıt aldım ben bu soruya, o da dedi ki;
Yapsam da siz kurtlara ya da başka birine asla söylemem. Bende kalır. İki kişinin bildiği sır, sır değildir çünkü.
Diğer yanıtların saklamaya çalıştığı gerçek buydu bana göre. Siz bilmeyin ama ben bir kere bir deneyeyim. Ama sizlerin de farazi ayaklarına olaya bakışınızı, onay durumunuzu bir araştırayım. Olta atmak yani. Ama herkes öyle tecrübeli balık ki kimse takılmıyor. Ne de olsa kadın sofrası-kurtlar sofrası. Ne konuşulduğu değil, ne anlatılmak istendi o önemli. Bir erkek sohbeti dinlese, bizim anlattığımızın yarısını duymaz. Çünkü onlar satır arasıdır, ancak kadınlar bilir.
3. Bir Klasik; çocukların okul durumu: Erkekler bir karar verdiklerinde genelde onu çok sorgulamazlar, konuyu kapatıp başka kararlara yönelirler. Kadınsa tekrar tekrar aynı yere döner, doğru mu yaptım. İşin peşini bırakmaz, nasıl gelişip sonuçlandığını takip eder. Çocuğun okul seçimi de böyle bir karardır. Kadınlar alır bu sorumluluğu üstlerine. Erkek havaleyi doğumda vermiştir kadının eline zaten, istese de o kontrolü geri alamaz:)) Sürekli araştırma yapan kadın birbirine sorar durur, dinler, tekrar araştırır, başkasına sorar. Sonunda seçer bir yer, çocuk başlar. Ama kadın durmaz. Diğer okullarla farkı araştırmaya başlar, diğer okul anneleriyle dertleşir, detayları karşılaştırır ve asla pes etmez. Bu konuda sonsuz enerji yüklüdür, gözü karadır. Yanlış olduğunu düşündüğü anda okulu değiştirir ve süreç yeniden başlar. Erkek ise kadını sadece seyreder, zavallı çocuğun tek görevi yeni ortama uyum sağlamaktır.
Sevgili okur, sakın yanlış anlama, yaşadıklarımı yazdığımı falan da sanma. Yukarıdaki gerçekler ev hallerimden çıkmadı ortaya. Yıllara dayanan dostluklarımdan, okuyup araştırdıklarımdan derlediğim şeyler bunlar. Ben yaşıyorsam herkes yaşıyordur değil çünkü mantığım. Benim yaşadığım bana, seninki sana, ama unutma istisnalar kaideyi bozmaz:))
İyi haftasonları, ben de biraz düşüneyim, bir sonraki yazımın konusunu. Fikri olan aşağıdaki kutuları kullansın. Bana yardım etsin. Ama sanırım kararımı şimdiden verdim. Belli olmaz, her an değiştirebilirim, biliyorsun bizlerin gözü karadır, her an her şey olabilir.
Sevgiler,
Z.