Hürriyet

>

14 Şubat 2010 Pazar

Kadınlar ne konuşur, ne düşünür?

Bu başlık pek bir genelleme oldu, farkındayım ama, sevgili okur seni uyarmalıyım ki, aşağıda yazılanlar tamamen yazarın tanık olduğu, kendi çevrasine ait olup asla tüm Türkiye'yi kapsamamaktadır. Haşa, İstanbul'un bile ne kadarını temsil ettiğinden şüpheliyim. Gerçek şu ki, belki de sadece bu blogu bulup okuyan grubu kapsıyordur. O yüzden şansınızı deneyip okuyun bakalım.
Herşeyden önce kadınların sohbetlerini yaş ve medeni duruma bağlı olarak sınıflandırmak gerek. 23 yaşındaki bir kız nasıl bebek bezi sohbeti yapmaz ise, 40'lı yaşlarında bir kadın da kendinden 15 yaş büyük bir erkeğin ne kadar da cazibeli olduğunu anlatmaz. Çünkü öyle düşünmez. Yaş ve tecrübeyle, 20'sindeki doğrular 40'larının yanlışları, 20'lerin cazip bulduğu koşullar 40'larının kabusu haline gelir.Çünkü kadın gelişir, ilerler ve doğruyu bulur. Belki de kendini bulur demek daha doğru olur. Neyse, 20'li yaşları direk geçeceğim, çünkü kadın daha ne istediğini bilmez, aranmaktadır, tecrübeli bir erkeğin kandırımına çok ama çok açıktır. Zaten çoğu da bu yaşlarını daha bitiremeden kendilerinden 10 ila 15 yaş büyük bir adamla evleniverirler. Bu yaşı kandırmak çok ama çok kolaydır. Bu yüzden yöntemleri yazıp bu yaştaki hemcinslerimi tehlikeye atmak istemem:))
Gelelim kadınların daha karmaşık bir yapıya büründüğü 30'lu yaşlara. Kendinden büyük bir erkeğin yoğun çabalarına rağmen hayatta ve bekar kalabilen kadın artık güçlüdür. Aynı oltayı yemiyecek kadar da akıllıdır artık. Hayatı sorgular, yaşıtı erkekleri halen yeterli bulmaz, kendi tercihi olarak daha yaşlı değil ama daha olgun birini aramaya yönelir. Aradaki farkı anlatmayacağım, anlayan anladı zira. O dönemde bir araya gelen kadınlar hep aynı şeyden bahsederler. İLİŞKİLER.. 20'li yaşlarda erkek arkadaşlarını paylaşan, böyle yaptı ne demek istedi acaba sorusuyla gecelerini karartan bu kadınlar, artık onların ne kadar düz olduklarını ve sözlerinin altında başka bir anlam aramamaları gerektiğini öğrenmişlerdir. İlişki çeşitlerini konuşarak, kendilerini bir santraç ustası gibi değişik hamlelere hazırlarlar. Ne kadar çok örnek bilirlerse o kadar zengin bir hamle hazinesine sahip olurlar. Çünkü üç aşağı-beş yukarı tüm erkekler aynıdır. Aslında kadınlar da aynıdır da, farkları bilgi kullanımından gelir. En tehlikeli kadına gelince.... İşte onun için ayrı bir yazı gerekir, çünkü aramızda yaşayan bu efsane kadınlar öyle sinsidir ki, karda yürüyüp izini belli etmez. Kendini çok özel eğitir, herkesin harcı değildir bu süreç. O yüzden bu kadınlara saygı babında bu konuyu da şimdilik kapayıp sıradan bekar 30'lu yaşlarındaki kadınlarımıza gelelim.
Geçmiş ilişkilerini analiz ederek yaptıkları yanlışları bulup bu huylarını zayıflık kabul ederek hayatlarından çıkarırlar. Sonra da katılaştım diyerek üzülürler. Ve aslında çok daha hassas hale gelirler, çünkü hayatlarından zayıflık diyerek çıkardıkları o beğenmedikleri huyları aslında onların duygusal hayatlarında patlamalara engel olan termostat özelliğindeki tahliye delikleridir. Ayrıca onları erkeklerden farklı kılan duyarlıklarıdır. Hafiften erkekleşen bu kadınların çekicilikleri de azalmaya başlar. Dıştan güçlü gözükmeye başladıkça kadınsılıkları eksilen bu hanımlar artık evlilik olayına daha bir sıcak bakmaya başlarlar. Herşeyden önce her tanıştıkları insanın parmağına bakma huyu geliştirirler. Şayet kadınsa, benden ne fazlası var da evlenebilmiş, karşıdakine ekstra ne verebiliyor ki bu yüzüğü haketmiş düşüncesi beynini yer, ve sürekli evli kadınları tanımaya, farkı anlamaya çalışır. Karşıdaki erkekse, bir kadın bunun neresini beğenir de evlenir ki, benim göremediğim mükemmeliği nerede diye düşünür, ve araştırmaya başlar. İşte evli erkeklerle ilişkiler bu araştırmanın bir sonucu olarak gündeme gelir. Başka bir kadının seçtiği erkekte illa da bir doğruluk vardır içgüdüsü yüzünden kendi bile bunun farkına varmaksızın, evli adamın hayatına ikinci kadın olarak atılıverir. İkinci kadınlar ve altta yatan gerçek sebepler başka bir yazının konusu olabilir ancak, çünkü bayağı uzun.
3-5 sene içinde tencere-kapak teoremini iyice anlayan kadın, akıllıysa kendi kapağını 30'lu yaşların ortasında bulduğuna karar verir, ya da bulduğunu kapağı haline getirmeyi başarır (ki aslında bu ömür boyu sürecek bir eğitimdir-bakınız anneleriniz halen babalarınızı eğitiyor). Mükemmelliyetçiyse 40'lı yaşlarında halen arıyor olacaktır. Bu tarz kadınlar biraz hayalperesttir, peri masallarına içten içe inanmayı severler. Aksi halde halen neyi aramaktadırlar ki? Ayrıca hayalkırıklığına uğradıkları her ilişki sonunda iş yerinde birilerini ezerek (genelde bir erkek) ne kadar güçlü olduklarını herkese özellikle de kendilerine ispat ederler. Ben bunu evliliğinde ezilen, ama bunu çaktırmayan bir sürü iş kadınında da gördüm. İşyerinde fırtına gibi eserler, evlerinin kapısından içeri girdiler mi sönerler. Doğru mutfak, ıspanak ayıkla bakalım.
Bu yazı daha uzar, ama ben bölüp bölüp vermek istiyorum sevgili okur. Zira önemli noktaları anlamadan, yazmadan geçersek yazık olur konuya. Aklına bir şey gelirse yaz olur mu? Böylece beni de tetiklemiş olursun. Aşağıda yorum yapabileceğin kutucuklar var, kullan onları. Sana yarar, bana yarar. Bir sonraki yazıyı besler.
Şimdilik bu kadar, sevgiler,
Z.