Tüm PS3 oyuncularının heyecanla beklediği bomba oyun Last of us, 14 Haziran 2013 itibariyle raflarda yerini aldı. Naughty Dog oyunlarına aşina olanların beklediği üzere grafik ve senaryo oldukça iddialıydı. 15 haziranda oyunu alıp derhal oynadım, kaçar mı? Ben ND'nin yaptığı oyunları gözü kapalı alırım. Burada da hayal kırıklığı yaşamadım. Gerçi Uncharted serisinin haşarı kahramanı Nathan Drake ile hiç ilgisi olmayan bir kişilik Joel. Ama o da kendi içinde sizi bağlıyor. Galiba oyunlarda insani taraf olmasını seviyorum. Yani o kadar vurdu, kırdı duygu olmadan beni bayıyor. COD ya da BF oynamadığımı düşünmeyin, tabi ki onları da alıyorum araya, ama senaryosu ve insani tarafi olan oyun ve kahramanlar beni daha çok cezbediyor. Drake'in esprileri, kadınları, baba yerine koyduğu yol arkadaşı, kişisel nefretle kendisini kovalayan düşmanları ile UC serisi benim bu isteklerimi sonuna kadar karşılıyordu. Gelelim Last of Us'a! Yine bir erkek, bir kız çocuğu ve yaşanması çok zor, hastalıklı bir dünya. Konuyu ilk okuduğumda Will Smith'in I'm Legend filmi tadında olacağını tahmin etmiştim. Ancak oynadığımda, Joel'in hiç de süper kahraman olmadığını, kolayca ölebildiğini, Drake ile mukayese edilemeyeceğini hemen anladım. Drake mermi ve silah bolluğunda hoplaya zıplaya hazine avlayıp kadınlara kur yaparken, Joel yokolmuş bir dünyada, kısıtlı erzak ve cephaneyle hem hayatta kalmaya hem de küçük bir kızı korumaya çalışıyor. İçine kapanık ve karamsar, espri yok, sadece tetikte olmak var. İnanın oynarken ter içinde kalmadığım bir an olmadı, sürekli gerildim. Gelelim oyuna...
Merak etmeyin spoiler yok bu yazıda. Sadece oyunun genel gidişatından bahsedeceğim. Öncelikle kahramanınız değişken. Oyunun başında Joel'in kızı olup karanlık bir gecede evde yalnızlığın verdiği tedirginliği hissederken, bir sonraki sahnede kucağında kızı, canını kurtarmak için koşan Joel oluyorsunuz. Ve düşündüğünüz tek şey kollarınızdaki kızı kurtarmak. Bu bölüm bittiğinde 20 yıllık bir atlama yaşayarak yine Joel oluyor ve geçen zamanda değişen dünyaya alışmaya çalışıyorsunuz. Allahtan yanınızda Tess var, size yol gösteriyor. Erzak çok kısıtlı, etraf zombi benzeri yaratıklar dolu. Dört farklı yaratıkla savaşıyorsunuz. Sadece koşan yaratıklar var, yumruk bile yetebiliyor. Ama hafife almamak gerek sayıları bir anda çoğalıyor. Patlamış mısır kafalılar var, bunlara aman yaklaşmayın, ellerinde kalırsınız. Az çekmedim onlardan. Melee saldırıda shive güçlendirmesi var ise şansınız olabilir, yoksa pompalıyla kafayı dağıtmadıkça ölmüyor alçaklar. Koşanlarla mısır kafalılar arası bir grup var (takırdayanlar grubu bu) melee saldırıda ölebilirler ama yina de tehlikeli bir grup. Ve de son olarak ateş kusan Boss mantar kafalılar var, aman deyim, Molotof kokteyliniz yoksa işiniz zor, ölmüyor alçaklar. İlk karşılaşmam bir spor salonundaydı, o sahneyi kaç kez oynadım, kaç kez katledildim hatırlamıyorum. Bunun yanında yağmacı insanlar da en az bu yaratıklar kadar tehlikeli. Unutmayın, sizden başka herkes düşman!
Tüm oyun sessizce sürünerek geçiyor. Çünkü takırdayan patlamış mısır kafalılar körler ama sese duyarlılar. Mermi de olmayınca bazı yerlerde sadece kaçarak canı kurtarıyorsunuz. Sürünürken etrafı araştırmayı unutmayın, çünkü bulduğunuz her şey işe yarıyor. Ya silahları güçlendiriyorsunuz, ya da bomba ve sağlık kiti yapıyorsunuz. Bu oyunda yaralandığınızda zamanla iyileşme diye bir şey yok, illa sağlık kiti ile yarayı sarmalısınız. Oynadıkça ve özel parçalar buldukça sağlığınızı artırıyorsunuz, duyularınızı geliştiriyorsunuz, ya da daha hızlı silah güçlendiriyorsunuz. Bu arada silah güçlendirmek için illa lambası olan bir çalışma masası gerekiyor, bu da girdiğiniz harabe evlerde karşınıza çıkacak.


Oyun bittiğinde yaşadığınız duygusal gel-gitler, inanılmaz gergin savaş sahneleri sebebiyle titreyen elleriniz, kah dövüşerek, kah sıvışarak canınızı kurtardığınız anlar unutulmaz bir deneyim olarak hafızanıza kazınacak. Bir daha oynamak ister misiniz bilmem, şahsen daha gerginliği atamadım üstümden, ama 2 gün gibi kısa bir sürede önünden kalkmadan oynayacağınız kesin.


Peki multiplayer nasıl? Kıran kırana ve klan klana geçiyor diyelim. Öyle rambo olayım, atlayım zıplayım, adam vurayım kafasındaysanız unutun gitsin. Burada puanlar klanın hayatta kalması ve genişlemesi ile alınıyor. O yüzden sağlam klan yapıp beraber oynayın. Kötü haber, bir kere seçtiğinizde oyunu tekrar bitirmeden klan seçim hakkı vermiyor. Bilmeden seçtim, şimdi 12 hafta ateşböceği olmak zorundayım. Nasıl kurtulurum bilmiyorum, bilen söylesin!
PS3'ün kapanış oyunu bu olabilir bence. Artık Ps4e geçeceğimize göre, final de böyle asil bir oyun olmalıydı. UC serilerini defalarca oynayan ben, bu oyunu tekrar oynar mıyım bilmem, ama bir kez mutlaka oynanmalı!
İyi oyunlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder