Hürriyet

>

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Taşan Kaç-John Updike

Tavşan Kaç, bir roman. Nasıl mı, bundan bahsetmeyeceğim, konusunu da, başkahraman tavşanın kaç kulaklı olduğunu da anlatmayacağım. Sadece bana ne hissettirdiğinden bahsedeceğim. Karşımıza çıkarlar, son derece sevimli, havalı, yanında durmayı isteyeceğin sevecen kişilik. Ama nasıl olursa olur, bu neşeli,keyifli ve de sevimli adam bir anda sırra kadem basar, ortada kaldığın yetmiyormuş gibi, yolda karşılaştığında da utanmadan selam verip kanka muhabbeti yapar. Sonra da göz kırpıp ' özledin mi beni ' der çapkınca. O anda içimden geçen tek şey, elimdeki en ağır ve can yakan nesneyi o sersem sersem gülümseyen surata tüm gücümle indirmektir. Sorun bakalım indirebildim mi? Hayır.
Devam ediyorum, en çok istediğim şeylerden biri de işte aynı bu adam gibi sorumsuz olabilmek. Yani hep yapıp hem de yokmuş gibi davranabilmek. Mesela, hem doğurayım hem de çocuklarıma bakmayayım, hem evleneyim ama asla sadık kalmayayım, hem çalışmayayım hem de çok para harcayayım gibi zıtlıklar. Esher mekanları kadar imkansız dilekler:)) Peki bunu yapabilir miyim, hayır. Yani aslında o sersem surata indiremediğim tokatla yarattıklarıma karşı duyduğum sorumluluk duygusuna sırt çevirememe sebebim aynı, doğamda yok! Peki o aptal sersemin, beni ortada bırakıp çekip gittikten sonra, karşılaştığında hiç bir şey olmamış gibi sırıtarak kaş-göz yapmasının sebebi ne? Doğası böyle! İşte Tavşan'ın da doğası bu, korkaktır kaçar. Okudukça, çok ama çok sinirlenebileceğim bir karakter olan Tavşan'a neden kızamadığımı da işte bu yazdıklarımla anlamış ve anlatmış oldum, doğamız buysa yapacak bir şey yok! İyi Okumalar!

1 yorum:

  1. Yazılarınızı gityat.com ‘ da paylaşabilir, kendi kanalınızı oluşturabilirsiniz. Sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.

    YanıtlaSil