Hürriyet

>

3 Ekim 2011 Pazartesi

Çok Yakışıklı Biriyle Evlenmek?

Önsöz: Bu yazı, asla birilerini eleştirip küçük düşürmek üzere hazırlanmamıştır. Aksine bu soruya evet diyebilen cinslerime sonsuz bir saygı sunmaktadır. Açıklaması ise aşağıdadır.
Kimlerle evleniriz, kimleri tüm bir ömür yol arkadaşı alırız yanımıza? Kriter nedir, neye göre seçeriz? Sadece aşk mı, ne kadar mantık, ne kadar 'ailem onaylar mı' korkusu etkiler? Tabiki çekici bulduğumuz birilerinde diğer kriterleri ararız. Ama sırf çok ama çok yakışıklı diye kriterlerimizden vazgeçer miyiz? Değil evlenmek, çok ama çok yakışıklı biriyle çıkmak bile biz kadınlar için tedirginlik vericidir aslında. Çünkü biliriz ki, her türlü teklifi yaptırtacak bir alt yapıya sahiptir partneriniz. Gören bakar, döner tekrar bakar, her bakanla rekabet etme gücü kalır mı insanda? Hele ki bu adamın işi spor hocalığı falansa, vay anam vay. Tüm gün, kaslarını sergilediği kadınların tacizine maruz kalan objedir o. Bunu bilip kıskanmamak, şüphelenmemek, güvenmek, her şeyden çok kendine ve ilişkiye, her baba yiğidin harcı değildir malesef. Sonuçta, ne kadar aşık olursak olalım, aklımızın bir kenarında hep o şüpheyle yaşamaktansa, daha az albenili olanı tercih ederiz. Sırf iç huzurumuz için. Sırf rekabeti ömür boyu sırtımızda kambur gibi taşımamak için. Sırf uzun vadede rahatımız için. Ne kadar benciliz değil mi? Ne kadar da güvensiziz aslında. Ama partnerimize değil bu güvensizliğimiz, kendimize ve hemcinslerimize. Biliriz ki, bir kadın ne yapar eder aklına koyduğu adamı elde eder. Bu kadar göze batan güzellikte ve kolay ulaşılabilen pozisyonda olan partnerimizin bize boynuz takma olasılığı, ofiste vaktini geçiren daha az yakışıklı hemcinsine göre kat ve kat fazladır. Sonuçta çocuğunu doğuracağımız adamın, onlara bakmasını bekleriz, sadakat isteriz. En azından bundan emin olmak isteriz. Ama bu kadar yakışıklı bir adamla 1-0 maça yenik başlarız malesef. Çünkü en çok bizim inanmamız gerekirken, en çok biz şüpheleniriz, hatta kendimizden bile, yahu bende ne buldu da beni seçti? Paranoyak bir dünyaya hoşgeldiniz. En vasatından bir erkeğin bile düzgün durmadığı, baştan çıkarıldığı günümüzde, bir apollonun es geçilebileceğini düşünecek kadar safsanız o başka tabi. O masal dünyasında ben de olmak isterdim. Peki istisna yok mu? Var. İki gece önce böyle bir çiftle tanıştım. Hanım, iki metrenin üzerindeki spor hocası kocasının yanındaydı. Çevredeki tüm kadınların bakışlarını saçlarının savuruşuyla birer birer savuşturuyordu. Açıkçası kocası gerçekten çok yakışıklıydı. Ve bu hanıma imrendim. Kocasıyla ilgili değil, yanlış anlamayın, çok büyük bir inanışı ters yüz ettiği için. Tüm ömür sürecek bir savaşa girecek cesareti ve kendine olan güveni için. Takdir ettim ve helal olsun dedim. Bu harika iki insana da bol şans diledim içimden, çünkü eminim ihtiyaçları olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder