Yaşam ve ilişkiler üzerine denemeler, gezi notları ve kitap önerileri, bir de yemek tarifi verdim mi, yok yok bu blogda:))
Hürriyet
>
7 Temmuz 2010 Çarşamba
Sanal Bir Oyun Partisi
Bilgisayar oyunlarına bayılırım, gençliğimden beri. Çocukluk diyemeyeceğim, çünkü o dönemler bilgisayar pek yoktu, Commodor 64leri saymazsak tabi. Onlar bile ben lisedeyken çıkmıştı. Neyse, yaşımı daha fazla ifşa etmeden konuya gireyim. Çılgın bir oyun keyfine sahip olduğum için iki yıl önce eşim bana PS3 hediye etti anneler gününde. Tüm kadınların rüyası değil biliyorum ama ben zevkten sekiz köşeydim, itiraf ediyorum. Sonra başladık oyunlara, gel zaman git zaman oyunlardan sıkılmaya başladım, başka bir şey olmalıydı, daha insani ama yine sanal. Ve ocak ayında aldığım Uncharted2 Among the Thieves isimli oyunla yepyeni bir dünyaya adım attım. Online Multiplayer seçeneği....Uzunca bir süre eşim de ben de cesaret edip giremedik. Komik olan, eşimin bilgisayar Mühendisi olmasına rağmen çekinmesiydi. Derken bir gün, bir alış-veriş merkezinde, PS oyunları satan bir dükkanın vitinindeki ekranda, uncharted oyunun çok değişik bir versiyonunu gördüm. Ortada kahraman Drake'den en az beş tane vardı ve hepsinin üzerlerinde nicknameler yazılıydı. Orada kalakaldım. Bizim çekindiğimiz online meğer buymuş...Bir sürü insan aynı anda bir öyküyü kurup takımlar halinde oynuyorlardı. Dolayısıyla her oyun bir diğerinden farklıydı. Üstelik bilgisayara karşı oynamaktan kat ve kat zordu, çünkü her defasında değişen bir insan zekası vardı karşıda. Tek kelimeyle rüyaydı. Eve uçarak gidip internetten multiplayerla ilgili her şeyi okudum, nasıl gireceğimi, nasıl oynandığını, grupları ve eşime kurulum baskısına başladım. Neyseki kolaymış, öyle mühendis falan olmanıza gerek yok, o gece ilk kez online oyuna dahil olduk. O da ne, o kadar acemiyiz ki keklik gibi vuruluyoruz. Herkes kurt olmuş, bizler de ortalıkta vurun bizi diye dolanan kuzular. Kısa süren acemilikten sonra biz de kendimizi göstermeye başladık hafiften. Yani en azından hayatta kalmayı başarıyoruz.Fakat çok iyi oyunlar kurduğmuz grupları bir daha bulma şansımız 1/48000. Şayet eşleştir seçeneğini kullanırsam tabi. Aynı anda oyun oynayan kişi sayısı günlük yaklaşık 48000-57000 arası.)Diğeri parti kurmak. Ama bende nerde o cesaret. İşte dün gece ilk defa şans eseri eşleştiğim biriyle arkadaş olup onun davet ettiği bir partiye katıldım.Yani katılabildim desem daha doğru olur, önceden de davet almışlığım vardı ama nereye basacağımı anlayana kadar partiler bitiyordu:)) Sonuçta İspanyol bir gençle kendimi hazine avında buldum. Derken kulaklıklarımızı da taktık ve hem sohbet, hem de oyun yaptık. Fakat büyük bir sorun vardı, Dr.Pinty, benim İspanyol partner, İngilizce konuşamıyordu. O İspanyolca ben İngilizce, ama ortak dilimiz kahkahalarla saatlerce savaştık. Aramıza sonradan katılan Hollandalı arkadaşsa muhtemelen İngilizce biliyordu ama kulaklığı yoktu, dolayısıyla sadece dinledi. Dr. Pinty, bana farklı bir dünya açtı. Büyük bir sabırla İspanyolca bana parti işini anlattı, nasıl bir oyundan keyif aldığını söyledi, işin komiği ben de anladım. O güne kadar insan olduğunu bildiğim, ama çok da konuşmadığım için bana sanal gelen yüzlerce oyun partnerimin aslında birer delikanlı olduklarını, o kadar vahşi oyunları oynamalrına rağmen her konuda nasıl da sabırlı ve iyi niyetli olduklarını gösterdi bana. Ne yalan söyliyim, onlar tarafından o kadar çok vurulmuşluğum varki, onların gözü dönük, ruhsuz canavarlar olduklarını falan düşünmeye başlamıştım. Hatta bazı oyunlarda korkup kaçıyordum. Dr. Pinty ise bunun sadece bir oyun olduğunu, konuştuğumuzda işin içine kişiliklerin girdiğini gösterdi. Şayet konuşmasaydım, Dr. Pinty'i kurtarmak için kendi canımı bu kadar kolay tehlikeye atmazdım sanırım, diğer sanal partnerlarda yaptığım gibi. Kim ne derse desin, artık video oyunlarını oynayanların ruhsuz, hayattan keyif almayan, ya da asosyal varlıklar olduğunu asla düşünmüyorum. Her grupta olduğu gibi burada da istisnalar vardır tabi, ama genel kanıya katılmam mümkün değil. Dün gece ben, bu oyunda en üst seviyelere gelmiş, gözünü kırpmadan savaşa dalan, ve onlarca askerin arasından sağ çıkabilecek kadar becerikli bir gencin aslında ne kadar naif olduğunu gördüm. Beni kurtarmak için çabalamalarını, öldüğümde üzülmesini, onu kurtardığımda sevinmesini, arkamı kollamasını, en önemlisi onunla oyun oynamaktan zevk almama çabalamasını seyrettim. Teşekkür ederim Dr.Pinty, dün gece, geceme keyif, aklıma akıl, ruhuma da can verdin. Umarım bu akşam yine hatta olursun, dilini bilmiyorum ama insanlığını sevdim, partime davetlisin...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder