Hürriyet

>

18 Temmuz 2013 Perşembe

Uzak Tepeler- Kazuo İshiguro


Dikkat, kitapla ilgili okumadan öğrenmek istemeyeceğiniz bilgiler içeriyor olabilir. O yüzden isterseniz kitabı bitirdikten sonra okuyun. Ya da, okumak yolculuktur, farklı bir harita gizli bir patikada bana yol gösterici olabilir diyorsanız, buyurun....

Japon olmasına rağmen İngilizce yazan ( zira beş yaşından beri İngiltere'de yaşıyor) bu yazarın, okuduğum ikinci kitabı. Never Let Me Go (Beni Asla Terketme) ile tanıştım, bu kitapla samimiyeti ilerletiyorum, sonumuz hayrola diyeyim :)

Kitap flashback (geri dönüş) lerle renklendirilmiş. Anlatıcı-. kadın kahramanımız kah günümüz İngilteresinde, iki kızından birini intihar sebebiyle kaybetmiş acılı bir kadın, kah yirmi yıl öncesinin Japonyasında kocasına itaatkar, hamile ve mutlu bir eş. Kitap bu iki zaman içinde gidip gelirken, anılardan hortlayıp gelen bir kadın (Saçiko) tüm olayları birbirine bağlıyor. İlk başta karışık gibi gelen kurgu, geçmişte sırtını dayadığı savaş ve sonrası Nagazaki ile yoğrulurken sizi içine alıyor, Saçiko'nun mecburi seçimlerinin arkasındaki inandırıcılığı yaratıyor. Diğer yandan intihar eden kızın Mariko ile olası bağlantısı kafanızı karıştırıyor. Açıkçası, Keiko'nun Saçiko'nun Amerika macerası için terk ettiği küçük Mariko olması son sayfada tek bir satırla vurgulanıyor. Aynı şekilde sürekli bir katile yapılan vurgu, kahramanımızın ayağına dolandığını iddia ettiği, başka bir sayfada ise elinde olan halatla sanki kadın anlatıcımıza vurgu yapıyor. Hatta daha ileri gidiyorum, Mariko'yu öldürmekten son anda vaz geçip, evlat edinerek bir tür günah çıkarması, ilerde Keiko ismiyle bağrına bastığı kız olarak anlatması, Keiko'nun ise yıllar sonra kendini halatla asarak ölmesi tıpkı yıllar önce olan seri cinayetlere gönderme yapıyor.

"Özelliği neydi ?" diye sordu Niki.
"Özelliği mi?"
"Limanda geçirdiğin günün özelliği."
"Ah, aslında hiçbir özelliği yoktu. Yalnızca anımsadım, hepsi bu. Keiko o gün çok mutluydu. Teleferiğe binmiştik." (Sayfa 160)

Halbuki bu anı Saçiko ve kızı Mariko ile gidilen bir geziden ve teleferikteki mutlu kız Mariko.

"Neden aldın bunu?"
"Sana söyledim, bir şey değil. Yalnızca ayağıma dolanmıştı." Bir adım daha yaklaştım. "Neden öyle yapıyorsun Mariko?"
"Ne yapıyorum?"
"Yüzünü tuhaf şekilde buruşturuyorsun. Çok tuhaf."
"Neden halatı aldın?"
Bir süre onu izledim. Yüzünde korkunun izleri vardı. (Sayfa 74)

Küçük kız beni dikkatle izliyordu. "Neden onu tutuyorsun? " diye sordu.
"Bunu mu? Yalnızca sandaletime dolandı, hepsi bu."
"Neden onu tutuyorsun?"
"Söyledim ya, Ayağıma dolandı. Neyin var senin?" Güldüm. "Neden bana öyle bakıyorsun? Canını yakmayacağım." (Sayfa 152)

En önemli sayılan haberler, o sırada Nagazaki'de korku yaratan çocuk cinayetleriydi. Önce bir oğlan çocuğu, sonra küçük bir kız dövülerek öldürülmüş halde bulunmuştu. Üçüncü bir kurban, yine küçük bir kız çocuğu, bir ağaca asılmış olarak bulunduğunda çevredeki anneler arasında neredeyse panik başlamıştı. ( Sayfa 87)

Sanki  inceden inceye işlenmiş bir seri katil var kitapta. Ve sonra evlat edinilmiş bir kurban, intihar eden kız evlada dönüşmüş.

Ya da, kadın kahramanımız tüm anılarını kafasında harmanlayıp kendi kızını Mariko'yla özdeşleştirip, ölümünü de eski cinayet hikayelerine bağlıyor olabilir! Elinde tuttuğu ya da ayağına dolandığını iddia ettiği halat ise Keiko'nun kendini astığı ip. Kimbilir!

Ne dersiniz? Sizin de kafanız karıştı değil mi? En iyisi okuyup kendiniz karar verin, hatta bana da anlatın. Ne de olsa akıl akıldan üstündür.

İyi okumalar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder